Kör Olan Kim?

Posted by JANTİ | Posted in , , , | Posted on 01:07

 Aslında uzun süredir yazmak istediğim bi yazı vardı.İzlediğim ve çok etkilendiğim bi film hakkında nacizane fikirlerimi paylaşmak istiyordum.Ama yazıyı kafamda tam olarak kuramayışımdan ve hep erteleyişimin yüzünden bugüne değin beklemek zorunda kaldım.

 Fena da olmadı aslında.Zamanın anlam ve ehemniyetine daha uygun olacak sanırım şimdi.Ama keşke filmi az önce izlemiş olsaydım da sıcağı sıcağına yazsaydım da diyorum hani doğru konuşmak gerekirse.

 Efenim malumunuz 7-14 Ocak Görme Engelliler haftası...Üstüne yazacağım film de görme engelli bir çocuğun yaşadıkları ile ilgili.İran sinemasının en değerli ve en güzel filmlerinden biri : Cennetin Rengi



 Filmin asıl ismi Tanrının Rengi.Majid Majidi'nin yazıp yönettiği filmde görme engelli Muhammed'in başından geçen olaylar masalsı ve dokunaklı bir şekilde anlatılıyor.

 Filmin konusundan biraz bahsetmek gerekirse; görme engelliler okulundan yatılı okumakta olan Muhammed okulun tatil olmasından sonra babası tarafından istemeye istemeye köye götürülür.İstemeye istemeye diyorum zira Muhammed'in babası onu götürmeyi pek fazla istememekte ve ondan utanmaktadır.Neyse efenim,sonunda baba-oğul giderler köye.Muhammedin annesi ölmüştür ve babası da yeni evlilik planları yapmaktadır.Bu da aslından onu istemeyişinin bir başka nedeni.Köyde Muhammed'in sevecen ninesi Aziz ve iki kız kardeşi bulunmaktadır.Köyünde Aziz ve kardeşleriyle mutlu günler geçiren Muhammed'i babası kör bir marangozun yanına çırak olarak vermeyi düşünmektedir ancak annesi buna razı gelmez.Ancak o yine de annesini dinlemez ve Muhammed'i marangozun yanına verir.Muhammed marangozun yanında ağlamakta,kör olmaya lanet etmekte,ninesi Aziz ise oğluna kızgın ve dargın bi şekilde evi terketmeye karar verir.Oğlu zar zor da olsa annesini eve tekrar getirse de Aziz hayata gözlerini yumar.Evleneceği kadın da evlilikten vazgeçinde bitap düşen Muhammed'in babası onu eve geri getirmeye karar verir.Ancak yolda gelirlerken tahta bir köprü üzerinde karşıya geçerlerken köprü yıkılır ve Muhammed azgın nehrin sularına düşer.Babası  da şaşkınlıkla atlar nehre.Uyandığında ise herşey için çok geçtir artık.Muhammed ölmüştür.



 Filmin konusu kabaca bu şekilde.Filmde öyle sahneler var ki en sert,en duygusuz,en kaba bi insan bile göz yaşlarını tutmakta zorlanabilir.Kör Muhammed'in yere düşen bir kuşu elleriyle yuvasına koyma çabası,çiçekleri kör alfabesiyle okumaya çalışması,Aziz'in kıyıya vuran balığı nehre bırakması...Herşey o kadar yerli yerinde o kadar şiirsel ki.Muhammed'in şu sözleri hele ki;

"görebilseydim... diğer çocuklar gibi köy okuluna giderdim. ama ben dünyanın öbür tarafında körler okuluna gitmek zorundayım. öğretmenim tanrının körleri daha çok sevdiğini söyledi. çünkü onlar göremiyormuş. ben de eğer öyle olsaydı bizi kör yapmazdı, çünkü böyleyken onu göremeyiz dedim. o da bana "tanrı görünmezdir, o her yerdedir. onu istersen hissedebilirsin, parmaklarınla onu görebilirsin" dedi. ben de her gün parmaklarımın dokunduğu her şeyde tanrıyı aradım... ve ona her şeyi anlattım. kalbimdeki sırları bile..."

 Şu anlamlı günler de Cennetin Rengi'ni ve Majid Majidi'nin Söğüt Ağacı olmak üzere diğer filmleri izlemenizi ısrarla ve şiddetle tavsiye ederim.Belki o zaman anlarsınız "Acaba kim kör?"

 Göz ki hayallerimizi yıkan bir katildir,dışarısı görmek istemediğiniz çirkinlerle doluysa bir körün en büyük korkusu "görmek"tir.


Comments (0)

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...