Dinle Sevgili Ülkem

Posted by JANTİ | Posted in , | Posted on 01:52

0

Ahmet Kaya...11 Aralık itibariyle 10 yıl oldu aramızdan ayrılalı."Bi gün belki tekrar dönerim ülkeme" umuduyla yaşıyordu çook uzaklarda,Fransa'da.Belki de dayanamadı bunca eziyete,kine,düşmanlığa ve ülkesinden uzak kalmaya yorgun kalbi...

Yıllarca sırf doğulu olduğu için,Kürt olduğu için,Türkçe'yi farklı aksanda kullandığı için ezildi,hor görüldü,"öteki"muamelesi gördü.Bu yüzden başkaldırdı,isyan etti,yazdı,çaldı,söyledi.

Her seferinde dostluktan,sevgiden,kardeşlikten,bütünlükten,birlikten söz etti ama hep "bölücü"olmakla suçlandı.Yanisi kimse anlamıyordu onu belki de anlamak istemiyordu.Topluma yön veren,geliştiren sanatçılar,aydın kişiler bile.

Nihayetinde 10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği ödül töreninde "yılın en iyi sanatçısı ödülü"nü aldığı bir gecede sırf  "Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir KÜRTÇE şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum.” sözleri yüzünden bir çok sanatçı,gazeteci ve medya mensubunun bulunduğu davetlilerce küfür edildi,çatal bıçaklar fırlatıldı,bi dayak yemediği kaldı.

Bitmemişti tabi.Bunun üzerine sunucular hemen sıradaki şarkıcıyı çağırmış ve o şarkıcı söylediği şarkının sözlerini (“Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil,padişah değil/ Atatürk yolunda tüm Türkiye/ bu vatan bizim/ellerin değil”) gibi provakatif ve bir sanatçıya! yakışmayacak şekilde değiştirerek söylemesi,ardından 10.yıl Marşının çalınıp tüm davetlilerin eşlik etmesinin istenmesi törende yaşanan olayların tuzu biberi olmuştu.

Ertesi günlerde bütün medya adeta savaş açmıştı Ahmet Kaya'ya...Hakkında yapılan onca hakaret dolu yorumlar,iftiralar...Kendisine gönderilen tehdit mektupları vs.Ahmet Kaya tüm Türkiye'nin gözünde bir haindi artık,duramazdı buralarda,duramadı da.Ama yaban ellerde,başka diyarlarda da yapamadı.

"Ben öldükten sonra değil şimdi anlaşılmak istiyorum"diyordu Ahmet Kaya ama ne fayda.Bu ülkede görülmüş,duyulmuş şey midir hayattayken anlaşılmak.Anlaşılmanız,kıymete binmeniz için anca ölmeniz gerekiyor güzel ülkemde.

Ahmet Kaya...Onsuz on yıl geçti.Yeni yeni anlaşılıyor,kıymete biniyor.Kürtçe şarkı söyleyeceğini söylediği için küfredilen,linç edilen Ahmet'in ülkesinde bugün Kürtçe yayın yapan devlet kanalı var.

Ahmet Kaya...Sensiz on yıl geçti.Kim bilir belki bi on yıl sonra mezarını buraya getirmek isteyenler olacak.Ama kimse demeyecek ki bu adam ne dedi,niye dedi?

Ahmet Kaya,,,Güzel insandı.Toplumdaki farklılıkları zenginlik olarak görmeyip,herkesi bir yapmak isteyenlere inat seni anlayanlar var.
"ölürsem, hayatımda istediğim bir tek şey var. asla bu ülkeyi sevmiyor demesinler.."


Bulutsuz Yağmur

Posted by JANTİ | Posted in , , , , , , , , | Posted on 03:26

0

"Nasılsın?" sorusuna "Bilmem iyiyim galiba.Ya da değilim.Ne iyi ne kötüyüm aslında, belkide bi iyi bi kötüyüm.Bilmiyorum"diye saçma cevaplar verdiğim,ruh halimi anlamakta güçlük çektiğim bi gündü bugün.Açıkçası sabah uyanmak bilmeyişim ve havanın son günlere nazaran oldukça kapalı oluşundan pekte iyi bi gün geçirmeyeceğimi anlamıştım.Anlamıştım anlamasına ama anlamazlıktan geliyordum.

Öğleden sonra havayla birlikte bende açılır,kendime gelir oldum.Yine de bunun geçici olduğunun farkındaydım.Güne inanılmaz kötü bi ruh haliyle başlamıştım çünkü ve öyle günlerde o günün iyi geçmesi  %1,6842 bile değildi benim için.

Eve kazasız belasız,sapa sağlam ama yorgun argın,bitik bi halde gelebilmiştim.Ancak akşam ki 2 olay kötü başlayan günümü melankolik bi halde bitirmeme neden oldu.

1.Hayranlıkla ve gıptayla takip ettiğim HBBA'nın biraz hüzünlü yazısıydı. İlk başta pek bi etkisi olmasa da ilerleyen saatlerde beni baya bi uzaklara sevk etti,o hayalden o hayallere daldırdı.

2.Bu yazının üzerine pek sevdiğim çok zarif ve naif bi arkadaşımla yaptığım bi muhabbet Küçük Emrahvari günün tuzu biberi oldu.Zira aşktan,daimi aşkımdan söz ediyordu.Ne kadar eskisi kadar umursamasam,siklemesemde insan bi vakitten sonra kendini tutamıyor be moruk.

Olasılıksız,imkansız ve umutsuz bi aşk, nolursa olsun insanı derinden etkiliyor ki etkilememesi namümkün.

1.ve 2. olayları harmanlayacak olursak ortaya şöyle bi sonuç çıkıyor -ki ben bu sonucu uzun zaman önce çıkarmıştım ve planlarımı yapmıştım zaten: TERK-İ DİYAR

Evet çok vakit  önce kafaya koymuştum,gideceğim buralardan.Nereye sorusuna kesin bir yanıt bulamasam da henüz "Sevgi Ülkesi" ya da "Hayallerimin Başkenti"diye sıfatlandırıyorum o meçhul diyarı.Acı-tatlı,iyi-kötü anılarımı,geçmişimi,sevdiklerimi ve beni bırakıp ardıma bile bakmadan gideceğim.Bazen gitmek gerekiyor hatta kaçmak.Bizimkisi de o hesap işte.


Biraz hüzünlü bi yazı oldu farkındayım ama bugüne de anca böyle bi yazı giderdi.Bu yazıya da anca bu şarkı giderdi:


Ayna - Ada Vapuru

*HBBA'ya ve okunası yazısına teşekkürler...

 http://fizy.com/#s/1ai0eo

Deja Vu

Posted by JANTİ | Posted on 02:18

0

Bayram dolayısıyla uzun zaman  sonra yine sıcacık yatağımdan deyim yerindeyse sabahın köründe kalktığım bir gündü bugün.

Hani "keşke kız olsaydım da bu saatte uyandırılmak zorunda kalmasaydım" demedim değil.Yine de o sıcacık yataktan kalktığım an uykumun geri gelmeyeceğini bildiğim için yaptık hazırlıkları tuttuk caminin yolunu.

Cami yakınındaki sıcacık,çıtır çıtır,gevrek simitler bi anda kendime getirdi.Namazdan sonra bayramlaşırız diye yavaş hareketlerle giysem de pabucumu baktım ki kimsenin bayramlaşacağı yok koşar adım eve doğru yol almaya başladım ve anladım ki o bayramlaşmalar sanırım ancak başbakanın,bakanların olduğu camiler de oluyormuş.

Velhasıl yedik kavurmamızı afiyetle...O sırada da tv'de kurban keseyim derken kendini kesenler mi ararsın,bi dananın peşinden saatlerce koşanları mı ararsın,"trafik canavarının" aldığı canları mı ararsın...Ne ararsan var.Her seneki bildik kurban bayramı görüntüleri anlayacağın.

Eee burası Türkiye!Burda her bayram ne bayramı lan Allahın her günü trafik kazası olur sorumlu "trafik canavarı"dır.Burda etinden ve sütünden yararlanılmak için yaratılan,her gün kesilen,yenilen hayvanların bayram geldiğinde ibadet için kesilmesi "öldürmeyelim,kesmeyelim"diyen güya hayseverler tarafından eleştirilir.

Burası Türkiye!Burda düşünce özgürlüğü var."Türkler Ermenilere soykırım yaptı"diyerek şanlı tarihimize çamur atmak serbest.Ama Atatürk hakkında en ufak bir hakaretamiz ifade söylemek hatta "Atatürk'ü sevmiyorum"demek,Atatürk'ün insani yönünü bir filmde anlatmak vatan hainliği.

"hayvan keserek bayram yapan bir dini aklım almıyor" diye bir dini daha da ötesi Allah'ı sorgulama cüretinde bulunan insanlar da var bu ülkede.Aynı insanlar kürk giyerken hayvan hakları kimsenin aklına gelmiyor.

Gelin bir kedi vahşice öldürülürken,Kanada'da foklar kafalarına vurularak katledilirken,güya bilimsel araştırma için balinalar avlanırken çıkın savunun hayvan haklarını,icabında bizde destek olalım.Ama lütfen yemeyin bizi.

Bırakın şu hayvansever ayaklarını.Dini,dini bir ibadeti,Allahı sorgulamak kimin haddine?İnanmıyorsanız lafım yok.

2023'e 13 Kala Türkiye

Posted by JANTİ | Posted in , , , , , , , , | Posted on 02:16

0




 

Bu haftaki yazımı futbolla ilgili yazmayı planlıyordum aslında ama Cumhuriyet Bayramı'nı es geçmek istemedim.Futbolla ilgili yazıları her zaman yazarız ama Cumhuriyet Bayramı sonuçta yılda bir geliyor

29 Ekim 2010...Cumhuriyetin ilanının 87.yıl dönümü...Her zamanki gibi coşkuyla,sevinçle,törenlerle vs. kutlandı.Niye,nasıl kutlandı?Daha doğrusu Cumhuriyet niye ilan edildi,nasıl kazanıldı?Eminim,gidipte seçimlerde hangi adaya oy verdiğini bilmeden, sırf tuttuğu bir partinin adayı diye oy vermek için,milletvekili olup meclisi box arenası zannedip dövüşmek,milyonlarca lira,euro ya da dolar harcayıp Boğaziçi Köprüsü'nde lazer ve havai fişek gösterisi yapmak,bayram sabahı öğrencilere geçit yaptırıp "Cumhuriyetimizin Bekçileri"ilan edip arkadan Atatürk'ün birkaç sözünü söylemek,yılda sadece bir gün cumhuriyeti hatırlamak için vs.vs. ilan edilmedi.Bu ülke,bu halk batının karşısında artık ezilmesin,sömürülmesin,batıdan daha ilerde olsun,"çağdaş uygarlık seviyesi"nin üstüne çıksın,modern,kültürlü,eskisi gibi ilime,bilime yön veren bir ülke olsun diye ilan edildi kanaatimce.Ama şahsen görüyorum ki (genellemeden nefret ederim ama) çoğumuz atalarımızı anlayamadık,onlara layık olamadık,cumhuriyetin ve bu ülkenin değerini bilemedik şu 87 yıllık süre zarfında.

Geçen 87 yılda neler yaptık?Çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıktık mı?Hayır.İlime,bilime yön veren ülkelerden miyiz?Hayır.Şimdiye kadar yapılan sadece batının ilmini getirtmek,daha da geliştirmek,daha iyisini yapmak değil,batının ahlakını almak,kendi benliğimizi,örf ve adetlerimizi,bizi biz yapan değerlerimizi unutmak...Yapılan güzel işler yok mu?Elbette var ama istenilen düzeyde değil.Cumhuriyetin ilanından yaklaşık 25 sene sonra yerle bir olan,ambargo uygulanan bir Japonya bugün teknolojide,bilimde,ekonomide bizden daha iyi bir düzeyde ise düşünmemiz gereken şeyler var demektir.Bir ülke bizim askerlerimizin başına çuval geçiriyorsa,bir başkası bir yardım gemisindeki vatandaşlarımızı katlediyorsa,bizden özür bile dilemiyorsa ve biz hiçbirşey yapamıyorsak düşünmemiz gerekenler var.

Cumhuriyetin 100.yılında 2023'te eğer hedefimiz "çağdaş uygarlık seviyesi"nin üzerine çıkmaksa,bırakalım bu bayramlarda yapılan havai fişek vs. gösterilerini.Oralarda harcanan milyonları eğitime verelim.Daha çok çalışalım,gençlerimize tarihimizi,atalarımızın bu ülkeyi nasıl ve ne şartlarda kurduğunu daha iyi anlatalım,daha bilinçli bir nesil yetiştirelim.Televizyon,facebook başında saatlerini harcayan bir nesille daha ileri gidemeyiz.Yılda bir "cumhuriyetçi,Atatürkçü" olup,facebookta profiline Atatürk resmi koymakla layık olmuyoruz ecdadımıza."Batı yapsın biz kullanalım"la da olmuyor.Artık gelelim kendimize,uyanalım artık.

Çok umutlu olmasam da şu nesilden yine de çalışan bazıları var.Umarım onlar 2023'te şimdikine nazaran daha güçlü bir Türkiye'yi oluştururlar.

Aslında çokta umrumda değil hani.Tarihini,ecdadını bırak kendini bilmeyen insanları gördükten sonra çokta bir beklentim yok gelecekten.İşte o yüzden sadece kendim için varım ve kendim için yaşıyorum.Geleceğe özlemle...

"Galatasaray Türkiye'dir"

Posted by JANTİ | Posted in , , , , , , , , , , , , , , | Posted on 22:17

0


Türkiye gibi, günlük başarıların peşinde koşulduğu,başarının günlük sonuçlara göre değerlendirildiği,kimi zaman başarının cezalandırıldığı,sabır denen erdemin kimsede olmadığı,herkesin teknik direktör olup futbolu herkesten daha iyi bildiği bir futbol ülkesine Rijkaard'da bir gömlek büyük geldi.Türkiye'ye gelişi "devrim"diye tabir edilen,o her maçını gıptayla izlediğimiz "acaba bizim takımımız da böyle oynayabilir mi"dediğimiz Barcelona modelini,sistemini Galatasaray'a aşılaması beklenen Rijkaard'ın bileti 1.5 sezon bile dolmadan kesildi.Sistemsizliğin sistem olduğu,Guus Hiddinklerin,Joachim Löwlerin,Del Bosquelerin,Luis Aragoneslerin,Eric Geretslerin ve daha nice hocaların harcandığı bir ülkede aslında bu habere pekte şaşırmamak gerekir.Rijkaard gibi dünyanın en iyi hocalarından birini takımın başına getirip,onun istediği oyuncuları almadıktan ve takımı tamamen ona emanet etmedikten sonra onun başarılı olacağına inanmak asıl şaşırtıcı olan.
 Aslında bugün Rijkaard gönderildikten sonra onun neden getirilmiş olduğunu daha iyi anlıyorum.Rijkaard'ın getiriliş amacı "Takımımızın bir sistemi olsun,biz de Barcelona gibi oynayalım,Avrupa'da kupalar kaldıralım" değilmiş meğersem.Sırf günü kurtarmak,o gün için taraftarı susturmak ve "Bu adamı niye getirdiniz?"demeyelim,kendilerini eleştirmeyelim diyeymiş.Bunu Rijkaard'ın yerine düşünülen,takımın başına geçmesi beklenen isimlerden anlıyorum.Hakan Şükür,Hagi,Tugay ve Fatih Terim gibi Galatasaray'ın efsaneleşmiş isimleri eğer ki takımın başına geçerlerse taraftar tarafından tabi ki Rijkaard'ın ilk geldiği dönem gibi "sonsuz kredi"ye sahip olacaklar.Belki de Galatasaray haftasonu oynanacak derbiyi kazanacak ya da kaybetmeyecek,belki sezon sonu şampiyon olacak ama aslında özellikle Avrupa'da kalıcı ve sürekli bir başarı bu anlayışla asla yaşanmayacak.Sezon sonu ya da önümüzdeki sezon yeni gelecek isim yine yerden yere vurulacak ve bir maçtan sonra taraftar yine "istifa"diye bağıracak,yönetim baskılara dayanamayacak ve bu "teknik direktör istikrarsızlığı" daha çok sürecek bu zihniyet değişmedikçe.Halbu ki Türk futbolunun yaşadığı en büyük başarıları şöyle biraz inceleseler bu başarıların "istikrar"sayesinde meydana geldiğini anlayacaklar.
  Şahsen ben Galatasaray'ı "dünya kulübü"diye tasvir eder,diğer kulüplerden farklı kabul ederdim ama anlaşılan Galatasaray dedikleri gibi "Türkiye"imiş

Youtube'a Giremeyenler İçin Programsız Kesin Çözüm

Posted by JANTİ | Posted in , , , , , , , , | Posted on 19:09

0



Malumunuz ülkemizde "Youtube,Vimeo"gibi video paylaşım siteleri ve daha niceleri "mahkeme kararıyla" bi engelleniyor bi açılıyor.Youtube'un en son engellenişinden sonra "dns değiştirme" de fayda etmez oldu.Ama ne demişler "Demokraside çareler tükenmez."Sağolsun http://www.atgozlugu.com/ websitesinde bunun için bir ayar yapmışlar,sayelerinde Youtube'a rahat rahat giriyorum.Youtube'dan video paylaştığımda "ben izleyemiyorum"diyen takipçilerimiz için http://www.atgozlugu.com'dan/ alıntıladık.

"Open DNS, Google DNS gibi yöntemler Youtube’a girebilmek için yetersiz kaldı. Aynı zamanda Google Docs, Google Maps de engellendi.Bu yüzden host dosyasında bir düzenleme yapmak gerekiyor.Dosya boyutu 5 mb’dir.


Buraya tıklayarak host dosyasını indir.


Dosya Hotfile’da barındırmakta, linke tıkladıktan sonra karşınıza gelicek ekranlar şunlar


Önce Normal İndirme ‘ye tıklayın



 


Sonra 60 saniye bekliyeceksiniz.

 







Son olarak da karşınıza rastgele olarak çıkacak karışık karakterleri yazıp “Download the File” a tıklayıp dosyayı indirebilirsin.


















Rar şifresi atgozlugu.com Ardından C:\WINDOWS\system32\drivers\etc\hosts klasörüne girerek az önce indirdiğin hosts dosyasını mevcut olanla değiştir.Ardından tarayacını kapat,tekrar aç ve artık Youtube’dasın.

Not: Dns ayarını da yapmayı unutmayın Google’ın kendi DNS numaraları olan 8.8.8.8 ve 8.8.4.4′ü kullanın. (aksi takdirde youtube’a girebilecek ancak videoları görüntüleyemeceksiniz)



Yasak sebebiyle Youtube’a girmek baya zorlaştı,proxt siteleri kullanmanız gerekiyor; vtunnel.com,proxylord.com ya da browseunblocked.com gibi..

 
Ama kesin bir çözüm yolu var,ben kullanıyorum,rahat ettim,siz de kurtulun bu dertten..



Bir kaç tane youtube engelini aşabilen program var ama,insanın içine kurt düşüyor,acaba trojan mı var,spyware mi var içinde diye..



Program kullanmadan kesin giriş yöntemini resimli olarak anlatmaya çalışıyım;



Önce DNS ayarlarımızı değiştiricez,Telekomun DNS’si yerine Open DNS’nin DNS’sini kullanıcaz..

 
ÖnceDenetim Masasından Ağ Bağlantılarıma Girin,karşınıza şöyle bir ekran çıkıcak;


















Hangisi daha zor ?

Posted by JANTİ | Posted in , , | Posted on 00:11

1

Nerden başlasam bilemedim bi türlü.Daha doğrusu neye başlasam bilemedim.Kaç gündür bi yazı yazma zorunluluğu hissediyorum nedense.Bundan sonrada karar verdim haftada en az bir yazı mutlaka yazacağım.Hayırlısı bakalım.
  Yaz boyu hep deliksiz ve mışıl mışıl bir uyku hayal ettim.Sonunda bu hayalleri gerçekleştirme fırsatını ele geçirdimse de şu günlerde uyuyama problemi yaşıyorum bu sefer.Çünkü yazın böyle Eylül-Ekim aylarını planlamamıştım.Daha sıkıntısız,dertsiz ve huzurlu geçmesini bekliyordum ki böyle olmayacağını Eylül başlarında çok sevdiğim insanların "gidiş"lerinden ve onlarsız geçen günlerden sonra anladım.Aslında bu ilk değildi.Bu yaşıma değin defalarca sevdiğim insanlar hep uzaklara gittiler onlarla mutluluğun doruklarına çıkamadan.Bazen bu hayattan ayrıldılar,bazen okullar ayırdı bizi.Bazen de zaten onlar hep uzaktaydılar.Ben ise hep "kalan"oldum.Şimdi düşünüyorum da en zoru hangisi acaba?Giden olmak mı yoksa kalan olmak mı?Sanırım kalan olmak daha zor.Zira gidenler bir vakit sonra unutuyor geçmişi,anıları..Ama kalanlar anılarla yaşıyor,unutmak,unutabilmek,uyuyabilmek namümkün.Gidenler giderken mutluluğunu da uykunu da,umutlarını da alıp gidiyorlar.İşte bu ve başka birçok sebepten ötürü 3 vakte karar verdim bende her şeyi,herkesi unutup "unutamayacaklarımı" yanıma alıp gidicem uzaklara.Görücem giden olmak nasıl bir duygu?
  Aslında daha yazmak istediğim çok şey olsa da sanırım şimdilik bu kadar yeter.Size geceye yakışır güzel bir müzikle veda ediyorum.Bu da haftanın şarkısı olsun...


Mesut Özil & Nuri Şahin

Posted by JANTİ | Posted in , , , , , , , , , , , , , | Posted on 19:14

0


  Malumunuz dün akşam Almanya ve Türkiye Berlin'de 30-40 bin Türkün de milli takıma destek verdiği maçta karşı karşıya geldi ve "Panzerler" maçtan 3-0 galip ayrıldı.Oynanan oyuna göre normal bir sonuç aslında.Ama dünkü maçın ayrı bir özelliği vardı.Mesut Almanya adına Türkiye'ye karşı forma giydi ve top ayağına her geldiğinde binlerce Türkün ıslığına rağmen ikinci yarı golünü de attı.Gole kendisinden çok diğer Almanlar sevindi.Çünkü artık Mesut savaşını onlar kazanmıştı ve Mesut artık gerçek bir Alman olmuştu onların gözünde.Aslında gole Mesut da sevinmek istedi kanaatimce ama binlerce Türkün ıslıklarından sonra buna pek cesaret edemedi.

  Sahada bir de Almanların kaybettiği bir oyuncu vardı.Nuri.Almanların çok istediği ama Türkiye'yi seçen Nuri.Şu günlerde Bundesliga'da fırtınalar estiren ve adından çokça bahsettiren Nuri.Mesut'a kıyasla maçta isminden daha az söz ettirdi ve beklentilerimizi karşılayamadı.Bunda asıl mevkisinde oynamamasının ve takımın genelinin kötü oynayışının elbette büyük payı vardı.Zaten önemli olan da bu değil.Önemli olan Mesut ve Nuri'nin birer simge olması.



  Mesut kendi kariyerini düşünerek Alman milli takımını seçti.2010 Güney Afrika Dünya Kupası'nda da Alman milli takımında çok önemli bir rol oynadı ve ardından Real Madrid'e transfer oldu.Buna bakarak doğru bir karar verdi diyebiliriz ancak şahsen ben diyemiyorum.Bir Türk oyuncu Türk milli takımında oynamalıdır,eğer Türkiyeden davet gelmişse.Mesut'a da böyle bir davet geldi ancak o Alman milli takımında oynamak istediğini söyledi ve her fırsatta bununla gurur duyduğunu açıklamaktan çekinmiyor.Ama şunu unutuyor.Mesut bundan 50-60 yıl önce Almanya'ya çalışmaya giden,gittiğinde Almanlar tarafından törenlerle karşılanan,Almanya'nın gelişmesinde önemli payı olan fakat Almanlar tarafından ezilen,aşağılanan,hor görülen,öldürülen,yakılan Türklerin evladı.Bir insan bunları nasıl görmezlikten gelirde Alman milli takımında oynar ve bununla gurur duyar; Türkiye adına forma giyip hepimizin kendisiyle gurur duyup,onu destekleyip,onunla beraber başarılar yakalamak varken.Tutturmuşlar bir "kariyerim için" lafı,gidiyorlar.Bir futbolcu zaten eğer çok yetenekliyse ve kendine güveniyorsa elbette büyük takımlarda forma giyer.Alman milli takımında oynamakla sadece daha göz önünde olursun ve maçlarını takip eden daha çok insan olur.Zaten Mesut Almanya'da futbol eğitimini almış,Almanya'da çok iyi bir takımda oynuyor ve isminden oldukça söz ettiriyordu.Çok büyük takımlarda forma giymek için illa ki Alman milli takımından oynamak gerekmiyor.Bkz.Mehmet Topal...Kaldı ki o halde Türkiye'de oynayan futbolcular ne yapsın?.Onların Alman milli takımını seçme gibi bir şanslarıda yok.Sadece kendi kulüplerinde ve Türk milli takımında kendini gösterme şansları var.Zaten bu yönden Almanya'da oynayan futbolcular oldukça şanslı.Daha iyi bir futbol eğitimi alıyorlar ve Bundesliga gibi dünyanın takip ettiği bir ligde oynama şansını direkt yakalıyorlar.

  İşin bir de Nuri,Hamit,Halil yönü var.Bunlar kendi tabirleriyle "atalarının ülkesi" adına forma giyen ve hepimizin gurur duyduğu oyuncular.Nuri "milli takımda yedek beklemek bile gurur" diyen,Hamit "Mesut'a saygı duyuyorum ama onu anlamıyorum ve desteklemiyorum" Halil'de Mesut'a ufak bir gönderme yaparak "Mesut'a saygı duyuyorum.Ben kendimi Türk hissediyorum" diyebilen futbolcularımız.Şimdi sorarım Alman milli takımında oynayıp bize gol atan Mesut'la mı yoksa Almanya yerine Türkiye'yi seçen,yedek beklemeye bile razı Nurimizle,Hamitimizle mi gurur duyalım?

  Bazıları bu yazdıklarımdan sonra bana gerici diyebilir.Adam yüreğini değil aklını dinledi diyebilir.İşte bize bizi böyle unutturttular.Onur,haysiyet,şeref nedir bilmez hale geldik medeniyet,çağdaşlık diye diye.Laikliği dinsizlik,dindarlığı gericilik,onurlu olmayı bağnazlık bellettiler.

  Dilerim Mesut'un dediği gibi Almanyadaki diğer genç oyuncularımız Mesut'u değil de Nuri'yi,Hamit'i örnek alırlar.

  Yazıma Almanyadaki gerçekleri anlatan,"Cehennemden Çıkan Çılgın Türk" le son veriyorum.Mesut'a gelsin...


King Size Terror - Cehenneme Hoşgeldin
Yükleyen OzzyGS. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.

Yağmur...

Posted by JANTİ | Posted on 03:08

0

Nedenini bilmiyorum ama bikaç gündür bi yağmur özlemi var içimde.Belki de huzurun yağmurda olduğunu söylemeye çalışıyor cinim.Aslında düşünüyorum da galiba bu konuda haklı.Yağmur ve huzur...Pek belli etmeselerde birbirleriyle çok sarmaşdolaşlar.Hani böyle hafiften çiseler ya yağmur,etrafı toprak kokusu sarar mis mis.Yağmur ruhunu,bedenini,fikrini yıkar...Herşeyden arınırsın "asıl" sen olursun hani.Bu huzur değil de nedir?Hele yağmur yağarken pencereden dışarıyı izlemek gibisi var mı?Bunu her yapışımda
  -Yağmur yağıyor,seller akıyor
  Arap kızı camdan bakıyor - tekerlemesi gelse de aklıma muhteşem bir şey.Ki o "Arap kızı"nı da küçüklüğümden beridir merak ederim.O yüzden de her yağmur yağdığında gözüm  onu arar hala.Kimbilir belki bir gün görmek kısmet olur.

  Yağmurun bir diğer güzelliği de o kulağa ninni gibi gelen,insanı rüyalara,relaxasyonlara daldıran enfes sesi.Bana hep sevdiğim kadınları hatırlatan o ses..Buralardan -şartlar olgunlaşır da fırsat olursa hani yağmurlu bir günde gideceğim.Arkamdan su dökmesinler diye.Hayalimdeki kadına da yağmurlu bir günde sarılacağım.Asla gözyaşları dökmesin diye.Ve her yağmur yağdığında onları düşünücem şimdilik.

                              Yağmur hadi gel de yıka ruhumu..


Yagmur(Rain) from Bilgi Xiri on Vimeo.

3 Vakte

Posted by JANTİ | Posted on 20:07

0




Gel tanışalım önce,kendimi anlatayım sana
Benim bedenim kiralık,aklım 4 kitaptan alıntı
Hayatım yalan,mutluluklarım sahte,umutlarım çalıntı
Neyin var dersen
Bi hayallerim var senin büyüttüğün,
3 vakte filizlenecek
Bir de bunca yalan arasında benliğini korumuş gerçek bi aşkım...
Öyle bir aşk ki bu,anlatılmaz..
Bir aşkım var;gerçek,orjinal,yegane bir o kadar da hüzünlü
Belki boşuna,platonik,sonu belli ama olsun ben alışkınım
En azından Celal iLe Bahriye'nin,Ayşe ile Mustafa'nın onun bunu aşkı gibi sahte değil
Bilirsin ,her aşık kalbine eker tohumunu aşkının
Gözyaşları suyu olur,gübresi şiirleri
Nasıl büyütürsen artık...
Benimki çok vakit önce dayanamadı bunca acıya soldu gitti
Çok zaman geçti,şimdi anlıyorum
Önceleri ne de değerliymiş zaman meğer
Önceleri bir ben vardım küçük,saf,şıpsevdi,iyimser
Önceleri mutlu günLerim vardı şimdi yıllara değer
Birgün olur ya özLemini çektiğim güzel günLer bulursa beni eğer
Biliyorum ki anca seninle açar o yediverenler...

                                                                                Jean aLi

Call Of Duty Modern Warfare 2 Üzerine...

Posted by JANTİ | Posted in , , , , | Posted on 01:09

0



Merhaba arkadaşlar.İlk oyun anlatımında size Call of Duty Modern Warfare 2’yi anlatacağım.Her oyun severin bildiğini düşündüğüm Call of Duty serisinin bu en son çıkan oyunun diğer oyunlar gibi müthiş olduğunu belirtmekte fayda var.Zaten oyun ilk piyasaya çıktığında daha ilk günden satış rekorlarının altını üstüne getirmişti.Ama tabii ki de artı yönleri olduğu kadarda eksi yönleride var.Her neyse biz şimdi oyunumuzun anlatımına başlayalım…



OYUNA GİRİŞ



Oyuna ilk girdiğimizde her zamankinden farklı bir şey olmuyor:).Yine aynı bildiğimiz antrenman alanı.(Belirtmeden duramayacağım.Oyunun benim ki gibi bir ekran kartında çalıştırması(Nvidia geforce 128/256mb)beni oldukça şaşırttı.Oyun boyunca patlamalar vs. dışında neredeyse hiç kasmadı.Ve yapımcının benim gibi düşük sistem özelliklerine sahip oyun severleri düşünmesi gerçekten hoş.Görev yerini geçtiğimizde benimde tam olarak anlayamadığım patlama gibi bir şey oluyor.Ve sonra kendimizi savaş alanında buluyoruz.General Shepherd’a dikkat arkadan yavaş yavaş kaçıyor :).Ne yalan söyliyeyim ilk yerde oldukça sıkıldım.Uzak mesafeden atış vs. canımı sıkmıştı. Sonra arabaya bindik.Elimizde bir makinelı tüfek hareket ettik.Gerçektende oldukça sıkılmıştım.Call of Duty 2’de ki başlangıç atmosferi bile bana daha iyi gibi gelmişti.


OYNANIŞ




Oyunumuzun antrenmandan sonraki ilk bölümünde karlı bir bölümde başlıyoruz.Ama o da ne?Mactavish komutanımız olmuş.(Hatırlamayanlar veya Modern Warfare 1’i oynamayanlar için bir hatırlatma Modern Warfare 1’de Mactavish bizdik.)Yani aslında biz tekrar bizim komutanımız olmuş oluyoruz ki buda bana oldukça hoş geldi.İlk bölümde benim en çok sevdiğim sessiz ilerle ve düşmanını avla tekniği ile savaşıyoruz.İlerleyen zamanlarda bunun gibi bir kaç bölüm daha olması beni gerçekten oldukça sevindirmişti.Bu oyunumuzda Call of Duty Modern Warfare 2’ye nazaran kontrollerde pek bir değişme olmamış fakat Q ve E ile sağ sola kafamızı eyip bakamıyoruz. Fakat şunu söylemeliyim ki o sağ sola bakıp eyilmememiz beni sevindirdi çünkü tuş yerleri o kadar iyi ayarlanmış ki gerçekten her şey elinin altında.Örneğin Modern Warfare 1’de V ile “melee attack” yaparken Modern Warfare 2’de E ile yapıyoruz bu da oldukça kolaylık sağlıyor.Q ile flash bombası atmaksa gerçekten iyi düşünülmüş.Oyun oldukça heyecanlı geçiyor.Bana göre Modern Warfare’lerin en büyük üstünlüğü hikaye.Zaten nerden bakarsak Grand Theft Auto Prince of Persia gibi başarılı oyunların oldukça güzel film atmosferinde hikayeleri oluyor.Mario’nun dahi hikayesi var:).Bana göre bu oyundada hikaye başarılı özellikle biraz İngilizce’niz varsa. Ben hâla oyunu oynamayanlar için Captain Price’ın yaşayıp yaşamadığını söylesem mi diye terettüd ediyordum.Ama sonrada sistemi bu oyunu kaldırmaya yetmeyenler için bilmelerini isterim ki Captain Price yaşıyor.Hatta şerefsiz öyle güzel bir teknikle bizi yere yıyıyorki şaşıp kalırsınız.Biz yerdeyken Mactavish(eski biz)geliyor ve Price’ın kafasına silahı dayıyor.Sonra Price? Soap? Gibi bir Türk filmi havasında kesit izlerken bina yıkılmaya başlıyor.Ve bizde doğal olarak kaçıp kurtuluyoruz.Oyunun sadece bir bölümü bile bu kadar heyecanlı geçtikten sonra e siz bide oyunu oynadığınızı düşünün.

BİTİŞ



Maalesef Call of Duty serisinin hepimizin bildiği üzere kısa bir oynama süresi var.Yanlış hatırlamıyorsam oyunun oynama süresi zaten 6 saat miymiş neymiş?Oyun zaten o kadar güzel heyecanlı geçiyor birde üstüne süreyi kısaltınca sanki bir saat anca oynamış gibi oluyor adam.Özellikle o boyuttaki bir oyun(11 gigabyte)Nasıl oluyorda o kadar kısa oluyor?Neyse oyunumuz güzeldi. Oyunun sonunda şaşırmamak elde değil.Ama yine bizim Rus kankalarımız Kamarov ve saz arkadaşları bizi kurtarıyor.

Bu ayrılık bize hiç yakışmadı.

Posted by JANTİ | Posted in , , , , , , , | Posted on 01:49

0


2008-2009 sezonunda serbest olarak Liverpool'dan Galatasaray'a katılan Harry Kewell geldiği ilk yıl tüm Galatasaraylıların gönlünde yer edinmişti.Sportmence ve profesyonelce hareketleri ona diğer takım taraftarlarının da saygı duymasını sağlamıştı.Bu sezonda ilk yarı iyi bir performans gösteren,ancak ikinci devre sakatlığından dolayı forma şansı bulamayan Kewell ne yazık ki önümüzdeki sene Galatasaray'da olmayacak.


 Galatasaray yöneticisi Haldun Üstünel geçen hafta yaptığı açıklamada Harry Kewell'ı ilerleyen yaşından ve sakatlığından dolayı gelecek sene kadroda düşünmediklerini söyledi.Bu haber Galatasaray tarafrarının büyük bir kısmını üzdü.Devre arasında Giovani Dos Santos transferi gerçekleşirken Nonda'yı gönderip,kadroda Kewell'ı tutan yönetim "Kewell şu an sakat.Bu durumda onu göndermek bize yakışmaz"demişti.Kewell'ın devre arasında gönderilmeyişi onun önümüzdeki sene de takımda kalacağı yönde izlenim bırakmıştı hepimizde.Sakatlığının geç iyileşmesi gönderilmesinde önemli bir pay olsa gerek.


 Kewell'ı önümüzdeki sezon attığı güzel gollerle Galatasaray'da göremeyeceğiz.Onu Türk Telekom Arena'da izleyemeyeceğiz.En azından Türk Telekom Arena'da onu görmek güzel olurdu.Güle güle Harry Kewell.Güle güle "Büyücü".Yaşattığın güzel anlar için,attığın güzel goller için çok teşekkürler.Bu taraftar senin gibi profesyonelini bir daha zor görecek.

Bu ayrılık bize hiç yakışmadı.

Boynuz Kulağı Geçti Mi ?

Posted by JANTİ | Posted in , , , , , , , , , | Posted on 13:41

0



Dünya'nın kulüpler bazında en büyük organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi'nde gözler hafta sonu oynanacak Bayern Munich - İnter maçına çevrildi.Bir yanda güzelim Barça'yı eleyen Mourinho,diğer yanda önce M.UTD'yi sonra Lyon'u eleyen Van Gaal.İki teknik direktör yıllar önce Barça'yı çalıştırırken Mourinho, Van Gaal'in yardımcısıydı.Ama Van Gaal'in açıklamalarına bakılırsa Mourinho ustası Van Gaal'e hiç çekmemiş.Zira Van Gaal onun için "O sadece kazanmayı istiyor.Bense kazanırken güzel oynamamızı istiyorum.Bu yüzden benim işim daha zor" diyor.Takımdaki bir başka Hollandalı Robben de Mourinho'nun sadece kazanmayı düşünen oyununu eleştirdi ve bunun futbolu çirkinleştirdiğini söyledi.Mourinho bu açıklamalara nasıl cevap verecek bilmiyorum.Ama ben olsam Mourinho'ya karşı böyle açıklama yapmazdım.






Mourinho'nun bu günlerde tek düşündüğü de Şampiyonlar Ligi Finali ve elbette Real Madrid."Özel Adam" 40 yılı aşkın süredir bu kupayı kazanamayan İnter'e bu kupayı kazandırıp yıldızlar topluluğu Real Madrid'in başına gitmeyi düşünüyor.Real'i çalıştıracağını söylemekten de hiç çekinmiyor.İtalya'da kendini evinde hissetmediğini söyleyen Mourinho,İspanya'da bir takım çalıştıracağını ve bunun da Real Madrid olacağını açıklamıştı geçtiğimiz günlerde.Zaten dünya üzerinde şu an Barcelona'yı durdurabilecek biri varsa o da Mourinho'dur.Bunu Barça'yı eleyerek gösterdi zaten.Barcelona'nın finale çıkmasını engelleyerek Real taraftarının şimdiden büyük sevgisini kazanmış durumda.



 İnter ve Bayern bu sene çok formda.İki takımda şimdiden double yaptılar.Hedefleri Şampiyonlar Ligi Kupası'nı da kazanıp muhteşem bir sezon geçirmek ve hat-trick yapmak.İnter maçın favorisi.Takımın en önemli bölgesi göz kamaştıran forveti.Buna karşın Bayern'in en sorunlu bölgesi de defansı.Demichelis ve Van Buyten ikilisi insana tam güven veremiyor.Bayern'in en büyük kozu Ribery de kırmızı kart cezası nedeniyle bu maçta oynayamayacak.Ribery'nin görevini Hamit üstlenecek.Aslında final karşılaşmalarında kart cezaları kaldırılsa heralde daha iyi olur takımlar için.Tam kadro çıkar ve güçleri daha ölçülür olur.Bayern'de Ribery'nin oynayabilmesi için taa CAS'lara bile gitti.Ama ne fayda? İnter'den Thiago Motta ve Ribery kart cezaları nedeniyle finalde oynayamayacak.

  Bu arada ilk kez bir Şampiyonlar Ligi Finali Çarşamba yerine Cumartesi gecesi oynanacak.Cumartesi gecesi usta-çömez kapışması ( Van Gaal'in deyimiyle) ilginç olacak.Ve hepimiz göreceğiz.Boynuz kulağı geçti mi ?

Turkcell Süper Lig 2009-2010 Sezonu Ardından

Posted by JANTİ | Posted on 14:30

0





Turkcell Super Lig'te oynanan 34. hafta maçlarının ardından şampiyon Bursaspor oldu.Fenerbahçe'nin son haftada evinde Trabzonspor ile 1-1 berabere kalması,Bursaspor'un da evinde Beşiktaş'ı 2-1 ile yenmesi Anadolu'dan 2. bir takımı şampiyon yaptı.


Sezon başında hedefleri "Ligi ilk 5'te bitirmek" olan Bursaspor sezon başında kimsenin tahmin etmediği bir sonu gerçekleştirerek tarihinde ilk kez şampiyon oldu.Bu devrim niteliğindeki şampiyonluğun öyküsü şu günlerde elbette herkesin dilinde.Tüm sporyazarlarının ve sporseverlerinin ortak görüşü Bursaspor'un şampiyonluğu gerçekten hak ettiği ve şampiyonluğun Türk futbolunda yeni değişimlere neden olacağı yönünde.En başında bu şampiyonluk, diğer Anadolu kulüplerinin iştahını kabartacak ve akıllarını başlarına getirecek elbette.Diğer Anadolu kulüpleri de doğru bir planlama ve istikrarla şampiyonluğun eskisi kadar uzak olmadığını Bursaspor'un şampiyonluğuyla anlamışlardır muhtemelen.


İşin bir de diğer yönü var tabii ki.Bu şampiyonluk Galatasaray,Fenerbahçe ve Beşiktaş'a bir şeyler anlatmalı.Yaptıkları hataların farkına varıp, ellerindeki bütçeyi daha iyi kullanmaları gerekecek bu vakitten sonra.Şimdi birazda Bursaspor'un şampiyonluğunun takımlar için getirdiklerini ve götürdüklerini irdeleyelim.


Bursaspor;


Şampiyonluk Bursaspsor'a en başta maddi kazanç olarak çok şey getirecek.Ligi şampiyon olarak bitirdikleri parayla birlikte,Şampiyonlar Ligi'nden gelecek olan paralar doğru kullanıldığı takdirde Bursaspor önümüzdeki senelerde de şampiyonluğu zorlayabilir,hatta belki uzun vadede doğru bir planlamayla 3 büyüklerin yaptıkları hatalarla değil kendi yaptıkları doğrularla tekrar şampiyonluklar yaşayabilirler.


Fenerbahçe;


Bursaspor'un şampiyonluğu en çok Fenerbahçe'yi üzdü tabi ki.Daum'la birlikte 4 yıl önce Denizli'de kaybedilen şampiyonluktan sonra bu kez Bursaspor'a son haftada kaybedilen şampiyonluk Fenerbahçe'de yeni değişimlere yol açacak muhtemelen.Almanya'dan gelen haberler Daum'la yolların ayrılacağı şeklinde.Tarih de Daum'un gideceğini söylüyor bizlere.Zira Aziz Yıldırım döneminde şampiyon olamayan hiçbir teknik direktörle yola devam edilmedi.Daum'la yollar ayrılırsa yerine Real Madrid'i şampiyon yapamayan Pellegrini,her sene ismi geçen Mircea Lucescu ve Ajax'ı muhteşem bir avarajla Hollanda'da 2. yapan Martin Jol'un geçeceği kulislerde konuşulan isimler arasında.Teknik direktörle birlikte takımda büyük bir revizyona gidilmesi bekleniyor.Gönderilecek futbolcuların başında Deivid ve Guiza başı çekiyor.Guiza konusunda tek sıkıntı oyuncunun yüksek bonservisi.Takımdan gönderileceklerin ardından sarı-lacivertliler 3 yabancı oyuncu almayı planlıyor.


Galatasaray;


Sezona dünyaca ünlü teknik direktör Rijkaard ve yıldız transferle 3 kulvarda şampiyonluk parolasıyla başlayan Galatasaray için 2009-2010 sezonu hüsranla bitti.Ligi 3.sırada bitiren Galatasaray önümüzdeki sezonda Rijkaard ile yola devam edeceğini açıkladıktan sonra kadroda büyük bir revizyona gitmeyi planlıyor.Şimdiden Ali Turan,Musa Çağıran,Serdar Özkan ve Mehmet Batdal ile anlaşıldı.Sezonun son maçında Gençlerbirliğine 2-1 kaybedilen maçtan sonra Adnan Polat'ın yapmış olduğu "Bugün buraya gelen kafiledeki oyuncuların bazılarının son maçıydı"açıklaması Galatasaray'da birçok oyuncunun gönderileceği anlaşıldı.Bu oyuncuların kimler olduğu ise büyük bir merak konusu.Ama gidecek oyuncular şimdilik kaleci Leo Franco,kiralık gelen Jo,Valencia'ya transfer olan Mehmet Topal ve futbolu bıraktığını açıklayan Emre aşık.Önümüzdeki sezona mutlak şampiyonluk parolasıyla başlayacak olan sarı-kırmızılılarda en az 3 tanede yabancı oyuncu alınması bekleniyor.

3 vakte...

Posted by JANTİ | Posted on 12:25

0

Tarih:17 Mayıs 2010

bilmemanlatabildimmi.blogspot.com açılmış bulunmakta. Burası önüne gelen her şey hakkında yazı yazmayı planladığım blogum. Aslında en başta yıllar sonra yazmak istediğim roman ile ilgili başlangıç yazıları yazmayı planlıyordum ama konu sınırlamasının olmadığı bir blog olarak kullanmak daha hoş olur diye düşünüyorum. En çok spor yazıları yazmayı düşündüğüm blogumda o an kafama ne eserse onu da yazacağım elbette. En çok spor yazısı yazacak olmamın sebebi de ilerleyen yıllarda spor muhabiri olmayı düşündüğümden ileri geliyor.Arada hayatımla ilgili şeyleri de fırsat bulursam yazarım muhtemelen.

Bu arada kendimi de tanıtayım. Ben kısaca Jean ali.

Şimdilik bu kadar yeter.

3 vakte görüşmek üzere...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...